İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanlığı, Ukrayna Kanser Enstitüsü Heyeti’ni İBB Kasımpaşa ek hizmet binasında kabul etti.

İBB Sağlık Daire Başkanı Uzm. Dr. Önder Yüksel Eryiğit’in himayelerinde gerçekleşen görüşmelere; İBB Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Hakan Yılmaztürk, İBB İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Dr. Özkan Kaan Karadağ, Ukrayna Ulusal Kanser Enstitüsü Müdürü Andrii Shypko, Ukrayna Ulusal Kanser Enstitüsü Başhekimi Andriy Beznosenko, Ukrayna İstanbul Konsolosu Kateryna Pasynchuk ve beraberindeki heyet temsilcileri katıldılar.

İBB Sağlık Daire Başkanı Uzm. Dr. Önder Yüksel Eryiğit konuklarına yaptığı konuşmada, Ukrayna Enstitüsü Heyetini ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduklarını ifade ederek sözlerine başladı. Sağlık Daire Başkanlığı’nın İstanbul’da yaptığı hizmetleri anlatan Eryiğit, “Evde sağlık hizmetlerinden ayakta teşhis ve tedavi hizmetlerine, koruyucu sağlık hizmetlerinden destekleyici sağlık hizmetlerine, vektörlerle mücadele hizmetlerinden iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile yaşlı bakım hizmetlerine değin birçok başlıkta 16 milyon İstanbullu için hizmet veriyoruz” dedi.

İBB olarak salgının seyrini hem ülkemizde hem de dünyada takip etmek, çalışmalarımızın bilimsel kanıta dayalı olarak şekillenmesi ve gerektiğinde virüsle mücadele noktasında danışmanlık hizmeti alabilmek için konunun uzmanı akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşan İBB Bilimsel Danışma Kurulu’nu kurduklarını ifade etti.”

Yaptığı konuşmanın akabinde Eryiğit, Ukrayna Ulusal Kanser Enstitüsü Müdürü ve Heyet Başkanı Sayın Andrii Shypko’ya Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tablosunu hediye etti. Bu esnada bir konuşma yapan Heyet Başkanı Andrii  Shypko “İstanbul’da İBB’nin misafiri olmaktan heyet olarak çok mutlu olduklarını, iki kurum arasında yapılan görüşmelerin kendileri için çok önemli olduğunu ifade ederek memnuniyetlerini dile getirdi.”

İBB Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Hakan Yılmaztürk ise yaptığı konuşmada, Türkiye’de Onkoloji hizmetlerinin tarihçesi hakkında ve kanserden korunma, tarama ve erken teşhis konularında bilgilendirmelerde bulundu.

Uzm. Dr. Mustafa Hakan Yılmaztürk sözlerine şöyle devam etti; “Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında diğer alanlarda olduğu gibi ülkenin sağlık hizmetlerinde de önemli eksiklikler vardı. Hastanelerde cihaz eksikliği önemliydi ve röntgen cihazlarının hem teşhis hem de tedavi için kullanılması gerekiyordu.

Türkiye’de ilk radyoterapi uygulaması 1903 yılında Hamidiye Etfal Hastanesi’nde güçlendirilmiş röntgen tüpü ve cihazı ile yapılmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), kanser vakalarının önümüzdeki 20 yıl içinde %60 oranında artacağını bildiriyor. Ülkemizde kanser, kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci en sık ölüm nedenidir.

Kanser vakalarının erken yaşlara gerilemesi ile birlikte kanser görülme sıklığı ve buna bağlı olarak kanser ünitelerine olan ihtiyaç artmaktadır.

Hem dünyada hem de ülkemizde onkoloji alanında vaka sayısının artmasıyla birlikte bu alanda sağlık hizmetlerinin, organizasyonunun ve yönetiminin önemi giderek artacaktır.

Onkoloji hizmetlerinin sunumunda; Hizmet veren sağlık kuruluşu, kurum bünyesindeki merkez/bölümlerin donanımı, sağlık hizmetini verecek sağlık personelinin deneyimi, eğitimi ve sayısı, klinik durumu ve klinik durumu gibi verilerin bilinmesi oldukça önemlidir.

Bu verilerin doğru ve uygun şekilde değerlendirilmesi ile hizmet kalitesi artacak ve kanser hastalarına daha kaliteli bir hastalık süreci sağlanacaktır. Kanser hastalarının yaşam kalitesi verilen hizmetin kalitesi ile doğrudan ilişkilidir.

Toplumu kanser konusunda bilinçlendirerek, doğru bilgi vererek ve güvenilir bilgi kaynakları oluşturularak halkın bu kaynaklara erişimi sağlanmalıdır.

Kanser alanında erken teşhis için akredite moleküler epidemiyoloji ve ulusal referans laboratuvarları kurulmalıdır.

Moleküler kanser epidemiyolojisi, erken tanı araçlarının geliştirilmesi, yatkınlık ve risk tanımları konusunda temel altyapı (ulusal ve kohort biyobankaları, veri bankaları) sağlanmalıdır.

Kanserden korunma, tarama ve erken teşhis alanında çalışan eğitimli personel sayısı artırılmalı ve illere dengeli bir dağılım sağlanmalıdır.

Kanser riski yüksek meslek gruplarında çalışan işçilerin bilinçleri artırılmalı ve sağlık açısından izlenmelidir.

Tıpta İhtisas Kurulu, kanser eğitimi almış uzmanlar için her on yılda bir uzmanlık belgesini yenilemek ve bu doğrultuda kuralları belirlemek zorundadır.

Kanserde uzmanlık eğitiminin standardizasyonunu sağlamak için merkezi bir sınav sistemi oluşturulmalıdır.

Hematoloji uzmanı bulunan merkezlerde akut lösemi hastaları için yatak ve yardımcı personel bulundurulmalıdır. Sağlık kurumlarında akut lösemi tedavisi için teşvik edici tedbirler alınmalıdır. Akut löseminin belirli bir yüzdesinin nakilsiz tedavisi, kemik iliği nakli merkezlerinde zorunlu hale getirilmelidir.

Tıbbi onkoloji ve hematoloji uzmanlarının yanı sıra eğitim hemşiresi, sosyal hizmet uzmanı, tıbbi sekreter gibi yeterli sayıda destek personeli sağlanmalıdır.

Kanser tedavisi uzmanları ağırlıklı olarak multidisipliner altyapıya sahip merkezlerde istihdam edilmelidir. Mevcut uzman kaynaklarımız verimli kullanılmalıdır.

Cerrahi onkolojinin hizmet, eğitim ve çalışma standartları tanımlanmalıdır diyen Yılmaztürk; 1933 Üniversite reformunu gerçekleştirerek her alanda çağın en büyük bilim adamlarını yetiştiren ülkemizin kurucusu Büyük Atatürk’ü her zaman anıyoruz diyerek sözlerini noktaladı.”